Kayıtlar

Şubat, 2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

eski bir dosta

ah sevgili dostum, buna belki zayıflık, sevgi israfı diyenler olacak, ama ben geçmişimde bıraktıklarımı, kırıldıklarımı, beni yerlebir edenleri hala sevmeye devam edebilirim. ediyorum da... seni sevmeye, hala en güzel gençlik anılarımın sahibi olduğuna inanmaya devam etmem gibi.... ben mesela biliyorum senden daha fazla güldüğüm biriyle karşılaşmayacağımı, ama bazen sevdiğin, zaafın olan birinin yanında değil doğrunun yanında olmalısın. ben birini seviyorsam başkalarının dediklerini umursamam, bana muamelesine de bakmam... bazen kendime olan muameleyi değerlendirememe hastalığım var belki de o yüzden... senin başkalarına muamelen, başkalarına olan tavrın beni sana karşı tüketti sen mi beni yoksa ben mi seni zehirliyordum bilinmez ama ikimizin dostluğu bir doğru oluşturmuyordu... ikimizin dostluğu evrene iyilik katmıyordu ben biliyorum senin bu haykırmaların sadece beni sevmenden, benim de susuşlarım sadece seni sevmemden... ben seni hala çok iyi tanıyorum, bu yüzden ben
Dilime vuran gevezelige, gözlerime vuran bir donukluga kocaman bir ihaneti gönlüme yaptigim bir ihaneti yasarcasina. Sevmek yok anlatmak yok sadece onlarlasmak ve uzaklasmak var. Yaninda ben olabildigim tek bir insan kalmayana dek sanci cekecek ruhum. Ve sonra olecek. Kim tekrsr kesfedebilur gözlerimdeki karanligi. Sevmese de olur. İrak diyarlarda mesken tutsa dahi kafi. Bir karli otobus duragi bakip gecse kafi. Desin ve uzaklassin kafi. Ne aci bana beni yanlis anlatanlar. Bana beni kendi gibi anlatanlar. Gordugun gözlerimdeki sen. Goremedigin gözlerimdeki ben. Ne hos ve guzel ve dahi tatli. Yok ki. Degil. Cinnetim ufak adamlarim siyahim varolus meselemdir. İlismeyin. Gorecek kudret un. bir umut iste bendeki. Bir gecede kaybolma umidi. Bir yudum intihar sayilsin zamanin bizden kacirdigi o an belki. O an takvimin yokluk noktasi olsun. Bi umit olur ya hani. Yagmurlu sancili bir gece de damlalara ilismeden suzulen bir yaprak gibi. Hem o zaman sessizligin o ucrada kalmis antika degerindeki
True Detective izlendikçe kendini açan bir şaheser olduğu için şahsıma münhasır yaptığım birkaç tespiti şimdiden yapmak istedim. -Dizi üç farklı zaman diliminde geçmektedir. 1995-2002-2012 Ve sürekli olarak zaman'a vurgu yapılır. “Ölüm, yok edeceği şeyleri yetiştirmek için zamanı yarattı.”   “Zaman düz bir çemberdir ve her şey tekrarlanır.” bu cümle aslında bütün bir diziyi özetler nitelikte. Ve Rust'ın efsanevi konuşması "Bu evrende zamanı doğrusal ilerliyormuş gibi yaşarız. Ama uzay, zamanımızın dışında dördüncü boyuttaki bir perspektiften zaman var olmazdı. Eğer o perspektiften bakabilseydik görürdük ki uzay zamanımız basık bir halde.   Aynı uzayda üst üste binen, maddeden   yontulmuş bir heykel gibi bilinçliliğimiz, pistteki arabalar misali hayatlarımızda daireler  çiziyor. Bizim boyutumuz dışındaki her şey ki bu da sonsuzluk oluyor. Bize bakan sonsuzluk. Şimdi bizim için bu bir küre. Ama onlar için bu bir çember." İşte tam burada müthiş bir şey ruhumu

eve doğru

hesap yanlış, ama geçerli