ah sevgili dostum, buna belki zayıflık, sevgi israfı diyenler olacak, ama ben geçmişimde bıraktıklarımı, kırıldıklarımı, beni yerlebir edenleri hala sevmeye devam edebilirim. ediyorum da... seni sevmeye, hala en güzel gençlik anılarımın sahibi olduğuna inanmaya devam etmem gibi.... ben mesela biliyorum senden daha fazla güldüğüm biriyle karşılaşmayacağımı, ama bazen sevdiğin, zaafın olan birinin yanında değil doğrunun yanında olmalısın. ben birini seviyorsam başkalarının dediklerini umursamam, bana muamelesine de bakmam... bazen kendime olan muameleyi değerlendirememe hastalığım var belki de o yüzden... senin başkalarına muamelen, başkalarına olan tavrın beni sana karşı tüketti sen mi beni yoksa ben mi seni zehirliyordum bilinmez ama ikimizin dostluğu bir doğru oluşturmuyordu... ikimizin dostluğu evrene iyilik katmıyordu ben biliyorum senin bu haykırmaların sadece beni sevmenden, benim de susuşlarım sadece seni sevmemden... ben seni hala çok iyi tanıyorum, bu yüzden ben
- Bağlantıyı al
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Yalnizken de sarki soyleyebiliyorsan
O sarkinin her bir notasina basip yukselebiliyorsan goklere
Yeryuzunu kaplayan kara bulutlara ragmen inaniyorsan kiraz cekirdeklerine
Ve yalniz dansetmeyi ogrenmissen
Sonra actigin o sarki gecmisi delerek bir guzel aniya kancasini takar.
O kancalar kanata kanata gelir avcuna
Zor
Gecmis hep huzunden sorumlu
Huzne bekci
Gelecek her daim karanliga teslim
Asili
Ve bir sarki
Bir sarki degistirebilir goz pinarlarina sikismis gozyasinin ozgurlugune sebep olur
Tek
Bir
Nota
Butun bir zamansallikla sana bir an sunar
Dunya icin degil ama
Senin icin guzel gunler gelecektir
Kalbinin ortasindan sizim sizim akan kandan nehirlere musade et!
Karanlik insanlara aldanma
Gidecekler
- Bağlantıyı al
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Bu blogdaki popüler yayınlar
eski bir dosta
ah sevgili dostum, buna belki zayıflık, sevgi israfı diyenler olacak, ama ben geçmişimde bıraktıklarımı, kırıldıklarımı, beni yerlebir edenleri hala sevmeye devam edebilirim. ediyorum da... seni sevmeye, hala en güzel gençlik anılarımın sahibi olduğuna inanmaya devam etmem gibi.... ben mesela biliyorum senden daha fazla güldüğüm biriyle karşılaşmayacağımı, ama bazen sevdiğin, zaafın olan birinin yanında değil doğrunun yanında olmalısın. ben birini seviyorsam başkalarının dediklerini umursamam, bana muamelesine de bakmam... bazen kendime olan muameleyi değerlendirememe hastalığım var belki de o yüzden... senin başkalarına muamelen, başkalarına olan tavrın beni sana karşı tüketti sen mi beni yoksa ben mi seni zehirliyordum bilinmez ama ikimizin dostluğu bir doğru oluşturmuyordu... ikimizin dostluğu evrene iyilik katmıyordu ben biliyorum senin bu haykırmaların sadece beni sevmenden, benim de susuşlarım sadece seni sevmemden... ben seni hala çok iyi tanıyorum, bu yüzden ben
True Detective izlendikçe kendini açan bir şaheser olduğu için şahsıma münhasır yaptığım birkaç tespiti şimdiden yapmak istedim. -Dizi üç farklı zaman diliminde geçmektedir. 1995-2002-2012 Ve sürekli olarak zaman'a vurgu yapılır. “Ölüm, yok edeceği şeyleri yetiştirmek için zamanı yarattı.” “Zaman düz bir çemberdir ve her şey tekrarlanır.” bu cümle aslında bütün bir diziyi özetler nitelikte. Ve Rust'ın efsanevi konuşması "Bu evrende zamanı doğrusal ilerliyormuş gibi yaşarız. Ama uzay, zamanımızın dışında dördüncü boyuttaki bir perspektiften zaman var olmazdı. Eğer o perspektiften bakabilseydik görürdük ki uzay zamanımız basık bir halde. Aynı uzayda üst üste binen, maddeden yontulmuş bir heykel gibi bilinçliliğimiz, pistteki arabalar misali hayatlarımızda daireler çiziyor. Bizim boyutumuz dışındaki her şey ki bu da sonsuzluk oluyor. Bize bakan sonsuzluk. Şimdi bizim için bu bir küre. Ama onlar için bu bir çember." İşte tam burada müthiş bir şey ruhumu
Aydınlık bastırdı. En zorba anlamlar aydınlığın ardına sığındı. Karanlık ötelendiğinden beridir bu böyle. Aydınlık. Evet aydınlıktan bahsediyorum. Doğrudan. Elimize zorla bir bilgi yığını şeklinde verilen aydınlıktan. 'Karanlık' bir yoldu. Olması gereken. Olmazsa aydınlığa gidilemeyen. Aydınlık olan hayatla yüzgöz oldu. İnsansın sen. Gidesin diye varsın. Varsa yoksa varsın. Lanet olsun varlığın. YOKSUN. Ötende aydınlığın. Koparasın diye bağlarını verilmiş köklerin. Sahip çıkasın diye yokluğuna varlığınla lanetlendin. Yakalayasın diye değil koşasın diye bir yalan tutuşturuldu diline, gözüne, tenine.
Yorumlar
Yorum Gönder