eski bir dosta

ah sevgili dostum, buna belki zayıflık, sevgi israfı diyenler olacak, ama ben geçmişimde bıraktıklarımı, kırıldıklarımı, beni yerlebir edenleri hala sevmeye devam edebilirim. ediyorum da... seni sevmeye, hala en güzel gençlik anılarımın sahibi olduğuna inanmaya devam etmem gibi.... ben mesela biliyorum senden daha fazla güldüğüm biriyle karşılaşmayacağımı, ama bazen sevdiğin, zaafın olan birinin yanında değil doğrunun yanında olmalısın. ben birini seviyorsam başkalarının dediklerini umursamam, bana muamelesine de bakmam... bazen kendime olan muameleyi değerlendirememe hastalığım var belki de o yüzden... senin başkalarına muamelen, başkalarına olan tavrın beni sana karşı tüketti sen mi beni yoksa ben mi seni zehirliyordum bilinmez ama ikimizin dostluğu bir doğru oluşturmuyordu... ikimizin dostluğu evrene iyilik katmıyordu ben biliyorum senin bu haykırmaların sadece beni sevmenden, benim de susuşlarım sadece seni sevmemden... ben seni hala çok iyi tanıyorum, bu yüzden ben

Semiz Otu olmama izin verme




Peki ya ben neresindeydim zamanın? Zamansallıkla ilgili problemlerimin olduğunu 25’imde keşfettim. 25 ya hu. Çok geç geliyor bazen. Bu gözleri bulanıklıkla 25 sene bir sürü şey de becermişim gibi. Geçen geçti duraksayanlar ömrümden geçmeyi denedi.
Görmek istediğimi görmeyeli birkaç ay oluyor.
Kimisi geçmişte yaşıyordu
Kimisi gelecekte
Şüphesiz an’da yaşayanların gözleri parlıyordu.
Ömrümün bir beş senesini kocaman bir an yapmışım. Güzel rabbim sen biliyorsun tevekkül ettiğimi. Sen biliyorsun geçmişe dair takıntılarımın olmadığını. Anların içinde sarhoş olduğumu…
Sana kırgınlığımdan nefret ediyorum.
Sana kırılmaktan nefret ediyorum.
Ama sana yemeğimi de bitirmiştim sen bana bir öpücüğü çok gördün diyesim geliyor. Annelere denildiği gibi.
Geçmişe kitlendiğim şu dönemde arkamı bırakmayan o neden sorusu.
Bünyeme ağır geldi geçmişe kitlenmek.
Keşke o göle bakan, o bankta, o kitabı okurken kalakalsaydım.
Şimdi de geçmişi geleceği ve şimdiyi elimde hamur yapmışım. Top yapmışım. İçini semiz otlu pohaçayı yapar gibi açmışım. Semiz otu yerine kendimi koymuşum. Üzerime de bütün dünyayı kapamışım.
Bana vermediklerin için ben de yeni verdiklerini istemiyorum.
Madem öyle Plan Z.
Yoğunlaştırılmış, ağırlaştırılmış müebbet.
Semiz otuyum.
Seni sevmekten başka çarem yok.
Seni sevmekten başka yapabileceğim başka doğru bir şey yok.
Sana dua etmekten başka bir gerçekliğim yok.
Elimde uzun zamandır hiçbir şey yok.
Sanılanın aksine camilerde bulmuyorum artık seni.
Bir şarkıdaydın.
Sonra cebimde kalan pohaçamı ufalarken kuşlara bir de orda gördüm seni.
Dört köşeli yuvana dahi inanmayı bırakınca geriye bir sen kalıyormuşun.
Ama seni ne zaman böyle yoğun şekilde görsem uçsuz bucaksız bir hayatsızlığa gömülüyorum.
İnsansızlıkta oluyorum.
Yalvarırım orda olma artık.
Tarla kuşlarının seslerini esirgeme benden.
Yüreğime bir el koymayı unutma.
Gözlerime cila atmayı unutma.
Bana sahip olmak adına bencilliğine sığınanlara nasıl göz yumarsın.
Oramdan buramdan çekiştirenler için ruhumu neden eksiltirsin
Neden bir çölün ortasında bir martı olarak doğurdun beni
Neden dilime lanet, bedenime sınırsızlık atlettin.
Neden beynime haddini bildirmiyorsun
Neden talihim kitaplardan, müziklerden, filmlerden, uzaktakilerden
Üç saniyeyle kaçırdım geçen kızgın demiri
On dakka önce ilginç bir şekilde tempom azaldı
Kızgın demiri gördüm ve çarpmadım
O üç saniyede gizlenirken sen
Ben nasıl neden sorusunu sormam.
Her şey senin elindeyken
Özellikle de gönlüm..

Evir çevir ya Rab!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Çobanı Seyr

Fantom Uzuvları Algılama olayı ve Dışımızdaki dünyayı nasıl oluşturuyoruz

kime şiir yazılır, kime yazıyorum ben bu şiirleri, insana olmadığı kesin be kardeşim