eski bir dosta

ah sevgili dostum, buna belki zayıflık, sevgi israfı diyenler olacak, ama ben geçmişimde bıraktıklarımı, kırıldıklarımı, beni yerlebir edenleri hala sevmeye devam edebilirim. ediyorum da... seni sevmeye, hala en güzel gençlik anılarımın sahibi olduğuna inanmaya devam etmem gibi.... ben mesela biliyorum senden daha fazla güldüğüm biriyle karşılaşmayacağımı, ama bazen sevdiğin, zaafın olan birinin yanında değil doğrunun yanında olmalısın. ben birini seviyorsam başkalarının dediklerini umursamam, bana muamelesine de bakmam... bazen kendime olan muameleyi değerlendirememe hastalığım var belki de o yüzden... senin başkalarına muamelen, başkalarına olan tavrın beni sana karşı tüketti sen mi beni yoksa ben mi seni zehirliyordum bilinmez ama ikimizin dostluğu bir doğru oluşturmuyordu... ikimizin dostluğu evrene iyilik katmıyordu ben biliyorum senin bu haykırmaların sadece beni sevmenden, benim de susuşlarım sadece seni sevmemden... ben seni hala çok iyi tanıyorum, bu yüzden ben
gönlüm çöktü kaldı yine
bir gece
bir tekrara hapsolmuş bu gece
binlerce kez nefesi çeken
daireler çizen bir sevginin etrafında
bir sevginin içindeyken göremediğin çöpçüler
aydınlıklar utansın
sona bakacağız sevgilim
sen sondasın
seni sona sığdırmamalıydım
seni sona koymamalıydım
sen benim kemalim, olmamalıydın
seni istememeliydim
seni hak etmeye çalışmamalıydım

neyi hak etmeye çalışmaya başladık
hani en heves, en tüysüz çağımızda göz bebeklerimize konan bir aydınlık vardı ya
unut onu ey güzel insan
o işte senin ölümün olacak.
beklediklerimiz gelmeyecek
asla
peki
o var mı
ben çok çaldım kapısını
haykırarak çaldım
yok değil.
bir eminlik bunda işte, yokluğu yok.

bizim anladığımız sınırlarda o yok
bizim dilimizin etrafında kimsecikler yok, biline
yapayalnızız, bu dil ile, bu kulak ile, bu göz ile
aramak boşunalığı
bulunmayacak olanı arayanın beyhudeliği, kibri
kaç kere yıktım seni içimde
kaç kere bir daha bir daha bir SEN yaptım
bir kere bir Tanrı yıkılırsa içinizde
bir daha yıkarsınız
sonra bir daha
bir yıkmak bağımlılığı
bir yıkışın, ve her yıkıştaki yıkılışın güncesi bu

yaklaştım mı sana
asla mı
bulamayacak olduğum bir tek sen iken


ben aşka sizi haykırıcam dedim
kulaklarımın sağır olacağını nereden bilebilirdim
siz benim beynimi sikip attınız
ey güzel hayat

kaç karanlık aştım
kaç gece tekrarlandı içimde
kaç gece son buldu gibi olmuş
son bulan gözlerimdeki gerçeklikmiş
milisaniyelik bir pembe düşlermiş onlar
asla
asla
aydınlık olmamış
hiç -miş gibi yapar mı karanlık
yapmaz
ondan güzel ya.

aydınlık bütün miş gibi yapanların o iğrenç dünyası
yok yok yok
bir göze yansımıyor aydınlık
bir dilden çıkamıyor
dilden çıkmaya çalışan her cenneti mahvedenlerin dünyasında sıkışıp kaldık
yok mu var mı
var olan ne benim üstümde
benim bu acizliğimde bana tokat atan kim

canım içimde atmıyor, artık.

yok oldu diyemem
yok olan ne varsa beni bana katan
beni bana acı katan ne varsa yok olan

bitmeyecek
bir güzellik doğmak zorundalığı
bize verilmemeliydi
biz güzelliği paslı gövdemizden çıkarırken
yok olacakmışız
köklerimizden arınıp
milyon kere tanrıyı öldürücekmişiz içimizde
bir tutam zehiri bohçalara sarmak niye?

en içim
bir daha bir daha yıkıl
sonra bir daha olacaksın biliyorum
yıkılmaz üzere yüreğime konarken sen
ölmeye yakın tek bir tel kök salarken içime, kalmayan içime
evet ben sana layık değilim
içimde kök salmana
layık değilim
ve hem artık kökler göklerde.

bir güzellik doğmaya yakın
bizim cesedimize yakın
bilin ki
biz o güzelliğe karanlığımızı kattık ey gökyüzü
biz o güzelliği sevmeye çalışırken çok kaybettik
bize sevmeyi öğretmenin bedeli ağır oldu sevgili dudu kuşları
biz sevmeyi asla öğrenemeden göçerken, siz bizim yokluğumuzu gönlünüze katın

Bir zerre nefes al şimdi gönlünden
acıyı solurken kalbini saran o dumandan öğren sevdayı ve tarla farelerini
ben anladım ki
havada bir tünel açıp
bir köksüzlüğe sığınmak
sevdalanmak
bağlanmak
ve asla bağlanmadan bağlanmayı öğrenmek
bedelini ruhundan ödemek
karşılıksızmış

bilmemeliydim bu cümleleri
bilmemeliydim nar çiçeği rengini
turuncu demeliydim ona
bir tutam hanımelini görmemeliydim onda
ipek kuyruğu kuşu öyküsünü anlatmamalıydı
biz kapadık kulaklarımızı
ama
gökyüzü bağırdı sağır edercesine
zorla kattı bizi içine
cümleler bulmamalıydı bizi
cümleler yüreğimizin etrafında dolanmamalıydı
biz sevginin içindekilermişiz
onu asla göremeden ölüp gideceklerden

siz sevdayı yaşayın
biz bedelini ödeyenlerden olduk.



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Çobanı Seyr

Fantom Uzuvları Algılama olayı ve Dışımızdaki dünyayı nasıl oluşturuyoruz

çiçekle sohbetlerden