eski bir dosta

ah sevgili dostum, buna belki zayıflık, sevgi israfı diyenler olacak, ama ben geçmişimde bıraktıklarımı, kırıldıklarımı, beni yerlebir edenleri hala sevmeye devam edebilirim. ediyorum da... seni sevmeye, hala en güzel gençlik anılarımın sahibi olduğuna inanmaya devam etmem gibi.... ben mesela biliyorum senden daha fazla güldüğüm biriyle karşılaşmayacağımı, ama bazen sevdiğin, zaafın olan birinin yanında değil doğrunun yanında olmalısın. ben birini seviyorsam başkalarının dediklerini umursamam, bana muamelesine de bakmam... bazen kendime olan muameleyi değerlendirememe hastalığım var belki de o yüzden... senin başkalarına muamelen, başkalarına olan tavrın beni sana karşı tüketti sen mi beni yoksa ben mi seni zehirliyordum bilinmez ama ikimizin dostluğu bir doğru oluşturmuyordu... ikimizin dostluğu evrene iyilik katmıyordu ben biliyorum senin bu haykırmaların sadece beni sevmenden, benim de susuşlarım sadece seni sevmemden... ben seni hala çok iyi tanıyorum, bu yüzden ben
AĞIT YUREKLİ DOST


Duyamayanlarin kalabaliginda bir gün,
Bir ağıt asili kalmis gokyuzunde.
Agitlarin yollarini kaybedisi son bulmus o gece.
Soğuğun bagrindan sicaga yolu düşmüş
Atlilar şaha kalkmis mesken bulmaya, sıcağa.
İncire yemin olmus mu ey dost?
Sen miydin ağıtları heybesinde toplayan o hüzün.
İste o gun yer bulmuş baykuslar ve atlilar soguk iklimi sahiplenen bir sicak meskende.

Ama once kuşlar nefes tutmuş.
Kisa soluklu lakin uzun yollu
Tiz ama sicak ağıt yurekli dost.
Kenara ilisen ciceklerin selamindan haberdar.

Duyamayanlarin dunyasinin, duyanlarinin gökyüzüsü
Ellerin nasil alir ey dost?
Bu ağıt agir
Bu agit hazin
Bu agit hüzün.

Bir virane
Bir magara.
Magaranin duvarlari gözyaşı.
Unutulanlarin can buluşu
Dedim ya virane ciceklerinin selamindan haberdar
Kirilan narın en guzel sahibi.
Gökten dusen incire hamd eden
Elmayi heybesinde saklayan.


Bir can duyabilir mi boylesine uzun yillu bir ağıtı
Hem de hep, sürekli, durmaksizin.
Bir ağıtı kim sahiplenir kim unutulanlara can verir.?
Kim Elma beklerken incire hamd eder.?

Bin fersah derindeki okyanus karanliklari
Gökyüzüne vurgun
Gökyüzünde tek, yegane.
Hem o bir yol döşemiş derler soguktan sıcağa
Hem o sicaga uzakken hem de soğuğa düşmanken.

Ucurtma ile ölümün arkadaşlığına tanikligina davetkar.
Ucurtmanin kuyrugundan izlenen ölümun tanikligi.
Ağıt şaşar mi dizelerinden?

Bin fersah otedeki okyanus karanligina davet bir ucurtma.
Hem notalar haddini aşar mi?
Kendinden fazlasini söyler mi?
Hem ölüm bir uçurtmaya yalinayak teslim olur mu?
Ve 3 zeytine bir dostlugun ismi vuku bulur mu?

Gökten yağan elmalara nolmus ey dost?
Dualarin fisildamis incir olmuş.
Hem elmayi hem inciri ayni masala katan masallar
Kendi gercekliginde kaybolmus.
Bir agit bir masala döşenmiş.
Uzun yillara. Kisa soluklu.

Ağıta can veren dost
Ucurtmayla okyanus karanligi hüznünü sahiplenen dost.
Ölümü ucurtmaya baglamis dost.

Ellerin
Ellerine nasil sigar bir ağıt.
Unut desem inanma bana fazla.
Sen benden aldikca unut ama.

Dost.

-marti-

Bu siir Ruveyde Özcelige yazilmistir. Agit yurekli dostumun dogum gunusu kutlu olsun...



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Çobanı Seyr

Fantom Uzuvları Algılama olayı ve Dışımızdaki dünyayı nasıl oluşturuyoruz

kime şiir yazılır, kime yazıyorum ben bu şiirleri, insana olmadığı kesin be kardeşim